New 52'de neler oldu - Blackhawks


   DC'nin 2011 yılında yaptığı büyük reboot'un ardından uzun sayılabilecek bir zaman geçti. Bu reboot gerçektende gerekli miydi tartışılır ama bu zaman zarfında birçok seri yayına sokuldu ve yayından kaldırıldı.  Esas bahsetmek istediğim konu kaldırılan seriler gerçektende çok mu kötüydü? Ya da hâlâ yayınlanan seriler gerçektende  çok iyi olduğu için mi devam ediyor? Eğer incelemeri bu yönde yaparsak New 52 gerekli miydi değil miydi sorusuna daha rahat cevap verebiliriz.

   Bu yazı dizisi için ilk olarak Blakhawks adlı yayını seçtim. Neden bunu seçtim derseniz, yayın hayatı oldukça kısa sürdü ve ilk sayısının kapağı hiç fena değildi. Bu yüzden özellikle  biten serileri inceleme kararı aldığımda önce bu seriden başladım.


   Öncelikle biraz Blackhawks'ın tarihinden bahsedeyim. Blackhawks adlı ekip orjinalinde altın çağ döneminin yayıncılarından biri olan Quality Comics tarafından 1941 yılında yayınlanmaya başlamıştır. Elbetteki dönemin etkisiyle büyük ölçüde bir propoganda yayını özelliği göstermiştir. Cesur pilotların Nazilerle bitmek bilmez savaşı  hikayelerin temelini oluşturur. Savaşın bitişinden sonra çizgi romanlara olan ilginin azalmaya başlaması sebebiyle Quality Comics sektörden yavaş yavaş çıkarken  Blackhawks'ın yayın haklarını DC'ye satar. DC ise ekibi değişen şartlara göre düzenleyip özel ajanlara dönüştürür.  Düzensiz aralıklarla serileri yayınlanan Blackhawks'ın yayını çizgiromanların modern çağlarına doğru kesilir.  Sonrasındaysa farklı yayınlara konuk olmaları dışında fazla görünmediler. Benimde ekip hakkında bilgim bundan ibaret, birkaç kez bazı hikayelerde görünmeleri dışında haklarında fazla bir bilgim yoktu.  Şansına yeni Blackhawks ekibi geçmişteki devamlılığı sürdürmeyen, tamamen yeni karakterlerden oluşan bir ekip olarak tanıtıldı. Bu doğrultuda yeni seriyi incelemeye başlayalım.

  Öncelikle seri gerçektende söylendiği gibi taze bir ekiple başlangıç yapıyor. Ekibin tamamı önceki versiyonlardan farklı kişilerden oluşuyor. İlk sayı ise büyük ölçüde tanıtma işlevi görüyor, hemde hızlı bir şekilde aksiyona dalarak. Baştaki kapağa tekrar bakarsanız, ekibin lideri beyaz saçlı Lincoln, operasyon şefi tek gözlü Lady Blackhawk (Lady Blackhawk eski versiyonlarda Birds of Prey gibi kadın kahramanlardan oluşan bir ekipte yer almıştır fakat bu versiyondan farklı bir şekilde sarı saçlıdır ve tek gözlü değildir, yani bu versiyon tamamen eskisinden farklı), silah uzmanı kızıl saçlı İrlandalı, siyahi silah uzmanı Kanadalı, ekibin bilgisayar başındaki üyesi gibi görünen soldaki gözlüklü Wildman, kas gücüyle İrlandalının yanında duran Attilla ve ekibin çaylağı gibi görünen Kunoichi (dişi ninja anlamına gelir). Serinin  ilk sayının biraz fazla hızlı olduğunu söylemeliyim ekibin bütün üyeleri gösterilmek istendiği için her şey çok hızlı geçiyor bu yüzden birtek Kunoichi biraz daha fazla görünme şansı elde ettiğinden biraz daha fazla tanıma şansı yakaladığımız karakter oluyor.

                                                 

       İlk bölüm Kunuichi'nin çarpışmada, rakibi tarafından ısırılıp vüuduna nanites adlı nano robotların girmesini öğrenmemizle biter. Cidden bu nanites robotları ne kadar uçuk çizgi roman hikayesi varsa hepsinde yer almanın bir yolunu buluyorlar, ben Kunoichi'nin ısırılışını gördüğümde başta vampirlikle ilgili bir şey sanmıştım (New 52 dünyasında vampirlerde var. ileride göz atacağız) ve  nanites olayını  duyunca pekte etkilenmedim hele ısırmayla geçmesi oldukça saçma bir açıklama oldu. İkinci sayı ise ekibin yeni bir operasyon için herekat hazırlığına çıkmasıyla başlar. Bu arada Lady Blackhawk daha ikinci sayı ile ekipteki favori kahramanıma dönüşüyor, DC'nin New 52 ile başlattığı yeni evrende birçok kadın kahramanı ne kadar kötü şekilde yeniden ele aldığını düşünürsek ki daha sonraki yazılarda göreceksiniz, Lady Blackhawk gayet iyi bir şekilde ele alınıyor. Güçlü, bağımsız ve kendine güvenen ve okuyucun ilgisini çekebilen bir karakteri var. Aslında bunda büyük ölçüde yazar Mike Costa'nı payı var. Costa ilk defa okuduğum bir yazar ve şimdiye kadar hiç büyük ikilide çalışmamış, daha çok bilgisayar oyunlarının çizgi roman uyarlamalarında görülmüş ve kayda değer bazı serileride IDW'nin Transformers ve GI Joe serileri. Bu yeni  Blackhawks seriside fazlasıyla GI Joe havasına bürünmüş, GI Joe çizgiromanlarını okumasamda çizgifilmine aşinayım, böyle karakter çeşitliğine sahip Scarlet, Lady Jaye ve Baroness gibi güçlü kadın figürlerinin yer aldığı bir fügürü temel almayı hiçte kötü bir fikir olarak görmüyorum ama bu aynı zamanda yer aldığı evrene göre zayıf noktasıda oluyor.


     Tekrar ikinci bölüme dönersek, bölüm bize zorlu bir düşman tanıtıyor. Titus adlı bu adam, zırhındaki  lazer bıçaklarla resmen hasat yapıyor. Zırh fazlasıyla Dead Space oyunlarındaki savaş giysilerine benzesede görünüş olarak fena değil. Titus, İrlandalı'nın kolunu kesip (Yuh ikinci sayıdan adam harcamaya başladılar demiştimki tekrar kolu dikiyorlar panik yok :D) Lady Blackhawk ile savaşmaya başlamışken, Kunoichi tuhaf nanites güçleriyle Titus'un zırhının verdiği olağanüstü hızı yavaşlatmayı başarır  ve sonrasında Lady Blackhawk tekmeyi gömerek Titus'u durdurur. Bu arada tekmeyi gömerek derken ciddiydim:



DC lütfen Lady Blackhawk'ı geri getir.

   Sonrasında Kunoichi'nin bu tuhaf güçlerinin incelenmesi için karantinaya kapatıldığını görüyoruz ve sayı esas düşman olan Mother Machine'nin geleceğiniin vaat edilmesiyle çıkmasıyla sonlanır. Üçüncü sayı ise gerçektende tuhaf bir şekilde başlar, cidden tuhaf şeyler var, mesela mikrofonlu tasmalar takılmış konşan köpekler gibi. Mother Machine'nin dizaynıda bayağı tuhaf, aklıma Battlestar Galactica'daki Saylon melezlerini getiriyor. 

    Bu sayıda oldukça hızlı bir şekilde ilerliyor, Mother Machine'nin planlarını pek anlayamadım daha çok Titus'un kurnazca kaçışı dikkatimi çekti.   Dördüncü sayı belkide serinin en iyi sayısıydı, Mother Machine'nin Titus sayesinde Blackhawks'ın üssüne sızması ve uydular üzerinden nükleer saldırı hazırlaması, ekibin karşı koyuşu, üç sayıdır pek ısınamadığım Kunoichi'nin en sonunda parlayışı ve aksiyon. Gerçektende güzel bir sayıydı ve ekibin iki üyesinin uyduya doğru nükleer saldırıyı durdurmak için yol almasıyla sona erer. Beşinci sayıda genel itibariyle güzel olsada, bu noktada serinin yayından kaldırılacağı haberinin geldiği belli olmaya başlıyor. Mother Machine ve nükleer saldırıyı durdurma çabaları 6. , 7. ve 8. sayılarada yayılıp final yapar. Son sayılar gereksiz bir şekilde konunun uzatılmasından dolayı pekte iç açıcı sayılar sayılmaz.


     Genel itibariyle serinin güzel bir çaba olduğunu ve potansiyel içerdiğini düşünüyorum ama malesef ait olduğu dünya bu tür ekiplere pekte yaşam hakkı tanımayacak şekilde kuruldu. Az önce  GI Joe tarzı bir çizgi romanın kötü bir fikir olmadığın  söyledim ama böyle bir evrende bunun ayrıca zayıf nokta olduğunuda söyledim. Genelde sorun burada başlıyor zaten, süper kahramanların domine ettiği bir dünyada özel bir askeri birlik ile lgili çizgi roman yapmak pekte okuyucuların ilgisini çekmez. Düşük satış rakamlarıda bunun göstergesi oldu, ayrıca seri çok hızlı ilerlemeye çalıştı ekibin yarısını tanıyamadan seri tamamlandı, halbuki iki sayı sonrasında ekibin üyelerine  daha fazla yoğunlaşılıp biraz daha ağırdan alması gerekiyordu. Tabii sürekli satış rakamlarını önüne dayayan adamlar olunca bunun pekte mümkün olamayacağınıda düşünmek gerek . İşte bu noktada DC'nin yanlış politikası apaçık gözler önüne seriliyor, böyle bir ekibi başlangıç olarak kullanmak yerine başka serilerde konuk olarak öne çıkarmak daha iyi bir seçenek olurdu veya direk olarak baştan bir mini seri olarak ayarlayıp yazara 12 sayı gibi belli bir limitte hikayesini tasarlaması şeklinde başlanabilirdi. Böylece yazar ileri hikayeler tasarlamak yerine bir tane iyi hikayeye yoğunlaşabilirdi. Son eleştirim ise DC'nin New 52 ile sildiği çok önemli bir özelliği üzerine. Bunun adı "miras" , sonraki yazılarda bundan daha ayrıntılı olarak bahsedeceğim ama Blackhawks'a düşen kısmı geçmiş yepyeni bir versiyon olması amageçmiş versiyonları tamamen olmamış gibi kabul etmesi eksik bir noktaydı. Mesela Blackhawks'ın ikinci dünya savaşından beri hizmet eden bir ekip olduğu, sürekli birimin nesilden nesile yenilenmesi ve Blackhawk olmanın ağırlığı gibi bir miras kavramı  yaratılsaydı ekip belkide daha geniş kitlelere hitap edebilirdi. En azından böyle bir ekipte "miras" kavramının olması süper kahramanlar beş yıl önce çıktı diye iddia eden aptal bir açıklamaya herhangi bir zararda vermezdi.

    Lady Blackhawk kalbimde açtığı yer ile yayından ayrılıyor, yeniden görmek umuduyla diyorum :D. Bir sonraki yazıda Green Arrow'un ilk 17 New 52 sayısına göz atacağım, belki sürekli gelen Tççt neden 17. sayıdan başladı sorusunun cevabını öğrenebilirsiniz :D .

"Cobra"



0 yorum:

Yorum Gönder